Daha küçük bir çocukken sık sık gördüğüm bir rüya vardı. Rüyamda cennet gibi bir yerdeydim yani yeşil ve mavinin bir arada olduğu bir rüya. Dolaşırken bir sandık bulurdum, hani şu filmlerde gördüğümüz hazine sandıklarından. Heyecanla açardım, içinden boy boy, renk renk, çeşit çeşit, sıra sıra boncuk çıkardı. Nasıl mutlu olurdum, nasıl sevinirdim... taki uyanıncaya kadar :)
İşte Afgan pazarı benim hazine sandığım. Pazar diyorum ama aslında burası eskiden adı Sevastapol olan bir otelmiş. Sonradan otel odaları bozulmuş ve toptan pek çok ürün satan bir yer olmuş. Oraya Afgan pazarı adını bizler koyduk. İlk gittiğimiz zamanlarda Afgan satıcılar çoğunluktaydı. Şimdi Hintli, Rus, Afgan, Nepalli, Özbek ne ararsanız var. 16 katlı bir bina. İlk 2 katında ne var bilmiyorum, muhtemelen ofis. Ama 3 ile 16. katlar arasında ne yok ki? En çok da incik, boncuk, yarı değerli taş... Yani benim hazinelerim. Yıllar içinde oradan aldığım yarı değerli taşları Türkiye'ye kargolarken tamı tamına 77 kilo tutmuştu :)
İncik boncuğun dışında nargileler, ahşap ev ürünleri, paketler, tamirat malzemeleri, küçük ev aletleri, kozmetik, hatta kılıçlar bile var :) Ne alaka değil mi? Ama var :)
Bugün Noni, Nurten Abla ve ben şöyle bir turladık pazarı, ay pardon hazine sandığımı :) tabi alışveriş de yaptık, fotoğraf da çektik... İşte fotoğraflarımın dilinden bir pazar macerası:
Alacaklarınız için hediye paketi bile seçebilirsiniz...
Rengarenk duvarlar:
İncilerin zarifliği...
Nepalli adam ve kızı (ya da kardeşi bilemiyorum). Burada alışveriş çok keyifliydi. Küçük hanımefendi benim paketimi kendisi yapmak istedi ve muhtemelen abisi ya da babası kimse onunla epeyce mücadele etti ama sonunda kazandı :)
Birçok kapının üzerine bunlar asılmıştı. Bunu ben de ilk defa gördüm orada. Biberler (7 tane uğur getirir) ve bir adet limon. Nazara karşıymış... İlginç :)
Nargileler bile burada boncuklar gibi ışıl ışıl...
Ardından Kapitoliye geçtim sevgili arkadaşlarımla buluşmaya. Yaklaşık 1 yıl önce canım dostum, kardeşim Elif ile bir kafede otururken fincanımda İstanbul çıkmıştı. Ama bariz belirgin bir İstanbul silüeti idi... Elifim şimdi İstanbul'da, keşke ben de olsaydım ama olamadı. Bugün de aşağıdaki görüntü çıktı, yorumu sizlere bırakıyorum ;)
İncilerin zarifliği...
Nepalli adam ve kızı (ya da kardeşi bilemiyorum). Burada alışveriş çok keyifliydi. Küçük hanımefendi benim paketimi kendisi yapmak istedi ve muhtemelen abisi ya da babası kimse onunla epeyce mücadele etti ama sonunda kazandı :)
Birçok kapının üzerine bunlar asılmıştı. Bunu ben de ilk defa gördüm orada. Biberler (7 tane uğur getirir) ve bir adet limon. Nazara karşıymış... İlginç :)
Nargileler bile burada boncuklar gibi ışıl ışıl...
Ardından Kapitoliye geçtim sevgili arkadaşlarımla buluşmaya. Yaklaşık 1 yıl önce canım dostum, kardeşim Elif ile bir kafede otururken fincanımda İstanbul çıkmıştı. Ama bariz belirgin bir İstanbul silüeti idi... Elifim şimdi İstanbul'da, keşke ben de olsaydım ama olamadı. Bugün de aşağıdaki görüntü çıktı, yorumu sizlere bırakıyorum ;)
4 yorum:
benim de canım kızlarla bir Afgan pazarı çekti doğrusu.. yarasın arkadaşım:)
İlk 2 katta da yine tükkanlar var :) ama daha çok kırtasiye tarzında... bence en iyisi bizim gezdiğimiz katlardı tarçınım aşağılara indikçe incik boncuklar azaldı, ama yine de bişeyler buldum ben ;) burayı öğrettiğin için çok teşekkür ederim canım benim :) mucuk!
Deli anne yap bir cilginlik :)
Nonim tesekkurler yine bugun icin :) doyamadim ben bugun afgana ama kizim sagolsun panik etti beni.
fotoğraflar çok güzel, boncuklar üstüme üstüme geliyor gibi hissettim:D
uğur için biber limon ilginçmiş:)
Yorum Gönder