13 Haziran 2011 Pazartesi

Eski-yenişehir


Eskişehir bir zamanlar gerçekten eski bir şehirdi ancak ne zaman ki Belediye Başkanı Prof. Yılmaz Büyükerşen'in sihirli parmakları şehre değdi artık bu şehre eski demeye dilim varmıyor doğrusu. Eskiden ailemle birlikte bir iki kez gitmiştim ancak aklımda kalan bulanık kahverengi akan ve kötü kokan bir nehir ve orduevi olmuştu. Oysa şimdi şehrin her köşesini hatırlıyorum hem de gülümsemeyle.

Herşeyden önce şunu belirtmeliyim ki, Sayın Büyükerşen sanki biraz Peter'den etkilenmiş gibi. Gondolları ile Venedik'e benzetilse de köprülerinin işlemeleri, köprü başlarındaki metal heykelleri, meydanları ile bana direk Petersburg'u anımsattı.

Yaptığı herşey şehre yakışmış doğrusu. Nehir temizlenmiş, trafik düzelmiş, kısaca şehir güzelleşmiş. Her ne kadar tramvay nedeniyle bazı caddeler trafiğe kapanmış, bazıları tek yön olmuşsa da (ki bu durum orada yaşayanlar göre trafiği arttırmış) bence trafiği arttırmak yerine halkı toplu taşıma yönlendirmiş. Bu da iyi birşey elbette.

Eskişehir tam dendiği gibi asker, memur ve öğrenci kenti. Heralde Türkiye'de yaşlılıktan ölüm oranının en az olduğu şehirdir. Zira öğrenci çok, yaş ortalaması düşük. Sokaklarda öyle en azından.

Porsuk nehrinin kenarındaki kafelerde gençler toplanmış muhabbette, az sayıda da olsa turistler (ki bunlardan biri de biziz) gondol sefasında, seçim günü olması nedeniyle az sayıda açık olan mağazaların önünden geçen bisikletliler, yenilenmiş Odun Pazarı evleri...

Ahhh ah hele o Odun Pazarı evleri... Bir evin cumbası varsa benim kalbimi fethetmeye yetiyor. O eskimiş, dökülür vaziyetteki cumbalı evler yenilenmiş, restore edilmiş, rengarenk boyanmış mükemmel olmuş. Bazıları butik otel, bazıları galeri, bazıları kafe... Alaçatı'da hissettim kendimi. Çok istedim o evlerden birinde atölyem olmasını :)

Son olarak Sazova Bilim ve Kültür parkından bahsetmek istiyorum. Hani Ankara'da Sincan tarafında bir Harikalar Diyarı var ya... Bir heves gitmiştik üç beş tane kötü çizgi film karakteri nedeniyle bu adı almış yer tam bir hayal kırıklığı olmuştu. Ama Sazova parkı tam hayalimdeki gibi çıktı doğrusu. Bu park henüz yapım aşamasında tam bitmemiş. Mesala bir şato yapılıyor. Bu şatonun en büyük özelliği her parçasının Türkiye'deki tarihi bir yapıdan alınmış olması. En yüksek ana kuleye bakarsanız Galata Kulesi'ni görebilirsiniz mesela.

Sonuç olarak seçim günü çıktığımız yolculuk fazlasıyla bizi doyurdu. (hem çiğ börekler midemizi hem de güzellikler ruhumuzu doyurdu :)) Gezinin fotoğrafları ile sizi başbaşa bırakıyorum, iyi seyirler ;)














Hiç yorum yok: