28 Şubat 2011 Pazartesi

13 Şubat 2011 Pazar

Trafik kazası sonucu...


Ankara'ya döndüm bugün... Sayılı gün işte çabucak geçiveriyor :) Yapmak isteyip yetiştiremediğim diğer şeyler, bir sonraki Moskova yolculuğum için rafa kaldırıldı ama asla unutulmadı...

Son günler epey bir koşturmaca içinde geçti, dolayısıyla burayla pek ilgilenemedim... Şimdi özet bir toparlama yapmak istiyorum.

Çarşamba günkü Moskova Türk Kadınler Organizasyonu Toplantısından sonraki gün yeni botlarımı geçirdim ayağıma ve Noni ile buluşmak üzere yola koyuldum... Ama gelin görün ki o botların eski botlarım gibi olmadığını fark etmem sadece yarım saat sürdü. Hava her ne kadar -11 görünse de rüzgaron etkisiyle sanırım -17 civarı hissediliyordu ve inanın bana gerçekten rüzgar vardı... Çocukları okula bırakıp otobüse bindiğimde ayaklarım artık hiç hissetmiyordu. Yeni hastalıktan kalkmış olmanın yorungunluğu da cabası... Ama bunların hiçbiri beni durduramadı ve Noni ile buluşup aşağıdaki yazımda paylaştığımız yere gittik. Gerçekten harika bir yer... tabi benim gibi boyalara, renklere, hobilere aşık birisi için :)

Gelelim Cuma gününe... Cuma Perşembeden de soğuktu :s Yani gerçek Moskova halleri :) uzun yıllardır unutmuşuz meğer... İstikamet beyaz evin arkasındaki ev tekstili satan manifatura mağazası :) Önce çocukları okula bıraktım, ordan dolmuşla oktyabrskaya metro istasyonu, kresnepresnenskaya metrosundan çıkıp yürüyüş başlar. Metrodan kumaşçının yeri uzaktır sanıyordum ama o kadar değilmiş ah bir de bu soğuk olmasa :) yine de 10dk yürümek lazım tabi. Beyaz evin arkasından ve büyükçe bir çocuk parkından yürüyerek keyifli ama dondurucu bir yürüyüşten sonra vardığım mağazadan beğendiklerimi alıp geri dönmek üzere çıkıyordum ki aklıma sormak geldi :)

Çalışan bayanlardan birisine oradan metroya araç olup olmadığını sordum, 4 numaralı otobüs dedi, mutlu mutlu durağa bir gittim ki.... Daracık yolun orta yerinde iki araba kafa kafaya toslamışlar. Tabi Moskova'da kaza olunca polis gelene kadar kimse santim hareket emez :( Bunun üzerine başladık beklemeye ama belli ki polisin geleceği yok. Sabit durunca daha çok üşünüyor... Geldiğim yoldan geri yürümeye karar verdim. Ama iyi de etmişim... Giderken görmediğim bazı şeyleri dönerken gördüm. Yani bazen bakar ama görmeyiz ya, ben de baktım da görmedimsanırım :) Beyaz ev 1993 yılında bombalanmış, bunun ardından rejim değişikliği olmuştu. İşte bu olayın anısına yol kenarında bi,rşeyler yapmışlar. Birşeyler diyorum çünkü ben pek birşeye benzetemedim. Yani biraz sanki nasıl desem, alel acele, sırf olsun diye yapılmışlar, daha iyilerini yapabilecek sanatsal birikime ve yeteneğe sahipler oysa...

Ardından... Az önce geçtiğim parktan geçerken, karların içine gömülmüş heykelleri gördüm.

Neyse yine çok konuştum... Anlatmaktansa görmek iyidir... O soğukta fotoğraflayabildiklerim ;)














Tarchin Tasarim: Kırkyama-patchwork sevenlere


Tarchin Tasarim: Kırkyama-patchwork sevenlere: "Mutlaka bir fark vardır, yani kırk yama ile patchwork arasında. Teknik aynı olsa da kumaşlar ve desenlerde farklılıklar var diye düşünüyor..."

9 Şubat 2011 Çarşamba

Tipi altinda gercek Moskova :)


Moskova'da son 3 gunu ozetlemem gerekirse... Tipi+kar+ruzgar=Soguk :) Tipik Moskova yani :)

Sabah sogugun alarmi calmaya baslamisti aslinda. Cocuklarimla birlikte Kizil Meydan'da paten kaymak uzere evden ciktik ancak o kadar usuduk ki Sanatcilar Evinin onundeki resim malzemeleri satan magazaya kendimizi zor attik. Oradan cikinca da kendimizi kafe house'un sicak kakaosunun buyusune biraktik.


Oradan metroya yururken de Park Kulturi'nin onunden gecerken, parkin patika yollarinda paten yapanlara rastladik.


Ama asil tipi aksam biz yakitoryada sushilerimizi mideye indirirken basladi. Sanki kar yere paralel yagiyordu. Bazen de sanki yerden yukari dogru yagdi. Tabi trafik de beraberinde tikandi :)









Eve donusumuz de trafikte uzun sureli ve manzarali oldu elbet.





Bugun de hava cok farkli degildi ama gunun surprizini emektar botlarim yapti. 5 ya da 6 senelik guclu, kuvvetli, saglam, sicacik botlarim bile bu havaya daha fazla dayanamadi. Bugun elcilikteki MTKO toplantisina varabildigimde ayaklarim tamamen siril siklam olmustu ve su anda haliyle bogazim agriyor :(
Oradan hemen eve donup islaklardan kurtulmus olsam da baska botum olmadigindan yanimda ogleden sonra cocuklari okuldan ayni botlarla almaya gittim ve tabi yine ayaklarim dondu ve sonunda botlarimi emeklilige ayirmanin dogru olacagini dusundugum icin Starlite'da yedigimiz aksam yemeginin hemen ardindan solugu Sportmaster'da aldik... Yeni cicilerimi cok sevsem de bana coook emegi gecmis olan sevgili Adidas botlarimi da asla unutmayacagim, Kar, buz, camur, Paris, Londra, Ankara, Istanbul, en cok da Moskova sokaklarinda kahramanca beni tasiyan sevgili botlarim kuru havalarda kullanilmak uzere raftaki yerini aliyor...
Ilk defa bir ayakkabiya bu kadar baglandim sanirim... bu da ilginc :)))




8 Şubat 2011 Salı

Tarchin Tasarim: Dun...Moskova'da


Tarchin Tasarim: Dun...Moskova'da: "Buzlara bakmayin hic Moskova icin oldukca ilik bir gundu :) Bu defa da Noni beni guzel bir kitapci ile tanistirdi... Kitapci ama ne kitap..."

3 Şubat 2011 Perşembe

Moskova'nin nesi meshur?




Matrushkalari, Kremlin'i, vodkasi, pelmenisi, salata cesitleri, kvas ve morsu, metrosu, muzeleri, Balshoi Tiyatrosu, Kizil Meydani, St.Basil Katedrali, guzel kizlari, havyari, Tverskaya caddesi, Arbat sokagi, blini yani krebi, tarihi binalari, luks arabalari.... say say bitmez... ama bir de nesi meshur biliyor musunuz? Trafigi! evet malesef :(




1998 yilinda ilk oturdugumuz evin onunden dakikada 1 arac gecerdi. Simdi o yollar saatlerce hic hareket etmezcesine tikaniyor. Eh araba ucuz, benzin ucuz, Ruslarin alim gucu gun gectikce artiyor... Tabi bu da bize yogun trafik ve yollatda gecen saatler olarak geri donuyor. Yazik!




Bugun arkadasimdan cikip sinemaya girecegimiz alisveris merkezine varmamiz 1 saat 25dk surdu. Normal kosullarda 20-25dk'lik yoldu oysa ki... Evet... Istanbullular sakin trafigimiz var demeyin benden soylemesi. Bugun tikanan yol MKAD yani dis cevre yolu. 5 serit gidis, 5 serit gelis olan bir yol. Ustelik burada trafik gunun herhangi bir saatinde herhangi bir cadde ya da sokak; daha da korkuncu prospekt uzerinde yogunlasabilir, durabilir. Durdugu zaman 2 saat-3 saat sabit kalabilir... Havaalanindan sehir merkezine gidisiniz 3 saat 45dk surebilir. Yani Ankara-Istanbul sehirler arasi yol kadar nerdeyse...




Ama yine de filme yetistik :) Izledigimiz film ise TRON idi. Turunun iyi orneklerinden birisi. Izlemeyenlere tavsiye edilir...


2 Şubat 2011 Çarşamba

Boncukçuya geeeeeel :) ardından arkadaşlarla keyifli bir öğleden sonra...

Daha küçük bir çocukken sık sık gördüğüm bir rüya vardı. Rüyamda cennet gibi bir yerdeydim yani yeşil ve mavinin bir arada olduğu bir rüya. Dolaşırken bir sandık bulurdum, hani şu filmlerde gördüğümüz hazine sandıklarından. Heyecanla açardım, içinden boy boy, renk renk, çeşit çeşit, sıra sıra boncuk çıkardı. Nasıl mutlu olurdum, nasıl sevinirdim... taki uyanıncaya kadar :)

İşte Afgan pazarı benim hazine sandığım. Pazar diyorum ama aslında burası eskiden adı Sevastapol olan bir otelmiş. Sonradan otel odaları bozulmuş ve toptan pek çok ürün satan bir yer olmuş. Oraya Afgan pazarı adını bizler koyduk. İlk gittiğimiz zamanlarda Afgan satıcılar çoğunluktaydı. Şimdi Hintli, Rus, Afgan, Nepalli, Özbek ne ararsanız var. 16 katlı bir bina. İlk 2 katında ne var bilmiyorum, muhtemelen ofis. Ama 3 ile 16. katlar arasında ne yok ki? En çok da incik, boncuk, yarı değerli taş... Yani benim hazinelerim. Yıllar içinde oradan aldığım yarı değerli taşları Türkiye'ye kargolarken tamı tamına 77 kilo tutmuştu :)

İncik boncuğun dışında nargileler, ahşap ev ürünleri, paketler, tamirat malzemeleri, küçük ev aletleri, kozmetik, hatta kılıçlar bile var :) Ne alaka değil mi? Ama var :)

Bugün Noni, Nurten Abla ve ben şöyle bir turladık pazarı, ay pardon hazine sandığımı :) tabi alışveriş de yaptık, fotoğraf da çektik... İşte fotoğraflarımın dilinden bir pazar macerası:
Alacaklarınız için hediye paketi bile seçebilirsiniz...



Rengarenk duvarlar:







İncilerin zarifliği...




Nepalli adam ve kızı (ya da kardeşi bilemiyorum). Burada alışveriş çok keyifliydi. Küçük hanımefendi benim paketimi kendisi yapmak istedi ve muhtemelen abisi ya da babası kimse onunla epeyce mücadele etti ama sonunda kazandı :)






Birçok kapının üzerine bunlar asılmıştı. Bunu ben de ilk defa gördüm orada. Biberler (7 tane uğur getirir) ve bir adet limon. Nazara karşıymış... İlginç :)






Nargileler bile burada boncuklar gibi ışıl ışıl...










Ardından Kapitoliye geçtim sevgili arkadaşlarımla buluşmaya. Yaklaşık 1 yıl önce canım dostum, kardeşim Elif ile bir kafede otururken fincanımda İstanbul çıkmıştı. Ama bariz belirgin bir İstanbul silüeti idi... Elifim şimdi İstanbul'da, keşke ben de olsaydım ama olamadı. Bugün de aşağıdaki görüntü çıktı, yorumu sizlere bırakıyorum ;)




















İşte keyif ve haz dolu bir tablo: Bugünümü paylaştığınız için teşekkürler kızlar, iyi ki varsınız ;)










1 Şubat 2011 Salı

Evropeysky deyince...




Evropeysky alisveris merkezi Moskova'nin gobeginde, trafigin ortasinda, kalabaligin merkezinde bir alisveris merkezi. Kievskaya Vakzal yani Kievskaya tren istasyonunun hemen karsisinda. Modern Moskova'nin ic bayici bir baska avm'si yani.




Moskova'da havalar soguk olunca ve kis uzun surunce burada yasayan kadinlar da (calismayanlar) solugu alisveris merkezlerinde aliyorlar. Birbirinin kopyasi birsuru avm. Daral daral daral...




Ben de bu alisveris merkezine cok gittim. Gectigimiz sene. Moskova Turk Kadinlar Organizasyonunun yonetimindeyken hem organizasyonun hem de cocuk kulubunun tum toplantilarini orada, akademia adli kafede yapiyorduk. Merkezde, ulasimi kolay, herkesin bildigi bir yer oldugu icin. Ama ben oradan yeterince bikmistim ne yalan soyleyeyim. Neredeyse haftada 2 gun. Zaten avm'ler ile aram hic yoktur...




Yemin etmistim kisa sureli Moskova seyahatlarimde vaktimi oralarda harcamayacagim diye ama :) sevgili arkadaslarim bugun oradaydilar. Boyle olunca, ben de onlari gormek icin yeminimi bozdum ve gittim. Sadece kafeye girdim ciktim, bir suru dergi aldim ve magazalarin vitrinlerine bile bakmadan kendimi ozgurluge attim.




Bu guzel ekip icin yemin bozmaya degmez mi? Deger tabi ;) hepsini cok ozlemisim :)