21 Ağustos 2009 Cuma

Soğan kubbeli, gri şehir...

“Сколько в моей жизни было этих самолетов”.. Zemfira Samolet (uçak) isimli şarkısında böyle diyor... “Hayatımda ne çok bu uçaklardan oldu”. Hayatımın son oniki yıla yakın zamanında ne çok oldu bu uçaklardan benim de...


Moskova’ya ilk adım attığım günü dün gibi hatırlıyorum, bir de dünü hatırlıyorum... arada ne çok fark, ne çok değişmişlik ve ne çok aynılık var... ilk heyecan gitmiş elbette. Yeni bir şehre duyulan o heyecan, o açlık. Merak da kalmamış artık, insan adı gibi bildiği şeyi neden merak etsin ki? Moskova’nın bu zaman içindeki değişimi ise ne desem... üzücü sanki biraz. Ya da eskiye özlem mi canlandı desem? Kimler gelmiş geçmiş, ne hayatlar anılarla süslenmiş Moskova’da...


Ama değişmeyen şeyler de var. Mesela pasaport kuyruğu, mesela bavulları beklerken duyulan endişe, mesela gümrükten geçerken, bavulları açtırmasınlar diye polislerin gözünün içine bakmamaya özen gösterme. Kapıdan çıkar çıkmaz taksi ister misiniz diye üstünüze üşüşenler, gri gökyüzü, şehre doğru uzanan uzun trafik...
Bu sene çok mu fire verdik ne? Kaç arkadaşımızı yollamışız yine Türkiye’ye... Yolları açık, hayatlarının geri kalanı hep güzel olsun dileklerimizle. Şu facebook da olmasa ne yaparız bilemiyorum... Haberlerini alırız nasıl olsa, yazdıkları iletilerinde. Birçoğunun döndüğünü o iletilerden öğrenmedik mi zaten!


Garip bir yıl bekliyor bizi. Tanıdığımız yüzler olmayacak, en azından büyük bir çoğunluğu. Yenilerle kaynaşma zamanı desenize :) Düşünüyorum da Moskova Türk Kadınlar Organizasyonu’nun ilk toplantısı gözümde canlanmıyor bir türlü. Çünkü gözümde canlanacak yüzler kilometrelerce uzaklarda. Özleyeceğiz sizleri...
Biraz zoraki bir yazı mı oldu? Hayır sadece artık kelimelerle anlatamaz oldum bazı şeyleri, fırçamı elime yeniden aldığımdan beri. Olsun dostlar anlar nasılsa benim ne demek istediğimi.


Yolunuz açık olsun Moskova’nın havasını solumuş, yollarında yürümüş, suyunu içmiş arkadaşlarım ve yine bekleriz her canınız Moskova’yı ya da daha da iyisi bizi çektiğinde. Unutulmamak dileğiyle...
Şimdi bu soğuk, gri, soğan kubbeli şehir bizlere kaldı, görünen o ki...

2 yorum:

figoltx dedi ki...

Ah ah, expat hayatinin cilveleri iste. Seni o kadar iyi anliyorum ki...

tarchinbyseden dedi ki...

Zaten Figen sen anlamazsan kimse anlamaz canim :) Ne yapalim hayat bir sekilde akiyor ve biz de kapilmis gidiyoruz...