29 Kasım 2010 Pazartesi

Bekleyiş...ve... Heyecan

Neden midye kabukları? Bilmem! Öylesine...

Bu sıralar hayat hep birşeyleri bekleyerek geçiyor. Yani aslında hayat beklemekle geçer ama bu aralar benim beklediklerim hep ciddi kararlar ve sonuçlar yaratacak şeyler. Yaz başından hatta geçen bahardan beri bu şekilde devam ediyor.

Önce Moskova'da kalıp kalamayacağımızı bekledik, sonra İstanbul'a yerleşip yerleşemeyeceğimizi, ardından Moskova'ya geri dönüp dönmeyeceğimiz. Şimdi birbirimizi bekliyoruz.

Pazartesi boyama kursumu bekliyorum keyifle. Sonbaharda Moskova'ya gideceğim günü bekledim, ardından kızımın doğum gününün gelmesini ve Memlekent dergisinin çıkmasını bekledim ve şimdi yine birşey bekliyorum, haydi hayırlısı...

Bu büyük bir sır değil ama güzel bir sürpriz olabilir. Tabi şartlar olgunlaşır, evdeki hesap çarşıya uyar, cesaret toparlanır ve tabi şans da yardım ederse...

Bugün kurs günüm. Yaşasın! deyip dün akşam boyamam gerekip de üşendiğim tepsimin zemin boyasını atmak için sahneden çekiliyorum. Öğleden sonra Pirinç Han! yine :)

Hiç yorum yok: